Realizm ve İlk Realist Roman
Realizm sanat ve edebiyat akımı, gerçekçi, doğaçlama detayların kullanılarak gerçeklik üzerinden çizilen dünyayı betimlemeyi amaçlayan bir akımdır. 18. yüzyılda ortaya çıkmış olan realizm, geleneksel romana kıyasla, gerçek hayatla ilişkili konuları konu almaya, mevcut toplum sınıflarının karşılaştırılmasını ve günlük yaşamın konu alınmasını içeriyordu.
İlk Realist Roman
İlk realist roman olarak kabul edilen Stendhal’in 1831 yılında yayımlanan Rouge et Noir‘u ile başlayan realizm akımı, 19. yüzyılın sonlarına kadar giderek yaygınlaştı. Bu dönemde, realist roman türü, toplumsal cinsiyet, sınıf ve ırk konularını içeren konuları işlemeye başladı.
Stendhal’in Rouge et Noir’u, aşka duygusal olarak yaklaşan ve romantik konuların öne çıkmasıyla öne çıkan geleneksel romanların aksine, sosyal statü, ekonomik konum ve kültürün insanın yaşamı üzerindeki etkilerini inceledi. Stendhal’in çalışması, realist roman türünün temellerini oluşturan ilk eser olarak kabul edilmektedir.
Realizm ve Genişletilmiş Sanat Akımları
Realizm akımı, 19. yüzyılda giderek daha fazla popüler hale geldi ve daha geniş bir çerçevede kullanılmaya başladı. Realizm, sanatın doğaçlama özelliğini kullanarak, sanatçıların duygu ve düşüncelerini daha gerçekçi bir şekilde betimlemeyi amaçladı.
Realizm, çoğu zaman modern sanat akımlarının temellerini oluşturuyordu. Örneğin, 19. yüzyılda ortaya çıkan naturalizm ve ekspresyonizm akımları, realizmin temel öğelerine dayanıyordu. Bununla birlikte, realizm, 20. yüzyılda da modern sanat akımlarının gelişmesine katkıda bulundu. Realizmin etkisi, 20. yüzyılın başında ortaya çıkan dadaizm, futurizm, sürrealizm ve post-modernizm gibi akımlara da yansıdı.
Realizm, 19. yüzyılın sonunda ortaya çıkan ilk gerçekçi roman olan Stendhal’in Rouge et Noir’u ile başladı. Ancak, realizmin etkisi, günümüzde modern sanat akımlarında da görülmektedir. Realizmin, sanat akımlarının gelişimine katkıda bulunmuş olması, bu akımın önemine vurgu yapmaktadır.